Yapay zekâ teknolojileri son yıllarda ciddi bir ivme kazandı. Özellikle ChatGPT gibi metin tabanlı sohbet robotları, kullanıcıların sorularını yanıtlayabilen, tavsiyelerde bulunabilen ve hatta “empatik” gibi görünen mesajlar üretebilen sistemlere dönüştü. Bu gelişmeler, bazı kişilerde psikolojik destek süreçlerinin de otomatikleşebileceği yönünde bir algı yaratabiliyor.
Ancak psikoterapi, yalnızca bilgi alışverişine dayanan bir süreç değildir. Bu yazı, yapay zekâ ile insan temelli psikolojik desteğin farklarını açıklamayı amaçlamaktadır.
1. Yapay zekâ sizi dinler, ancak psikolog anlar
Yapay zekâ sistemleri doğal dili işleyebilir, bazı duygusal ifadeleri tanıyabilir ve kullanıcıya uygun düşen cümleler kurabilir. Ancak bu sistemlerin cevapları; istatistiksel tahmin, veri örüntüsü ve algoritmalara dayanır.
Oysa psikoterapi süreci yalnızca söylenen kelimelerle işlemez. Duygular, tonlama, mimikler, sessizlikler, beden dili ve terapi odasında oluşan atmosfer; anlamanın temel yapı taşlarıdır. Bu unsurlar sadece bir insan tarafından, o anda, o bağlam içinde okunabilir ve anlamlandırılabilir.
2. Terapi bir ilişki sürecidir, cevap listesi değil
Psikolojik destek süreci, her seansta yeniden kurulan ve zamanla derinleşen bir güven ilişkisine dayanır. Terapi; bir insanın yaşantısını, düşünce tarzını ve duygusal yapısını bütüncül bir şekilde tanımayı ve bu yapıya saygı duyarak çalışmayı gerektirir.
Yapay zekâ her oturumu yeni bir konuşma gibi değerlendirir. Önceki konuşmaları hatırlamaz, duygusal yakınlık kurmaz, süreçsel değişiklikleri takip edemez. Oysa bir psikolog, danışanının seanslar arasındaki küçük ama anlamlı değişimlerini fark eder, anlamlandırır ve sürece dahil eder.
3. Etik sorumluluklar ve güvenilirlik
Psikologlar; etik ilkelere, gizlilik kurallarına ve mesleki sorumluluklara bağlı olarak çalışır. Danışanın paylaştığı bilgiler meslek sırrı kapsamında korunur. Terapi süreci yasal güvencelere sahiptir.
Yapay zekâ sistemlerinde ise bu güvence net değildir. Kişisel bilgilerin nerede saklandığı, ne kadar süreyle tutulduğu ya da ne amaçla kullanıldığı konusunda çoğu zaman şeffaflık sağlanmaz. Ayrıca bu sistemlerin verdiği öneriler, bir insanın sorumluluğunu taşımaz; doğruluk ve güvenlik açısından denetimsiz olabilir.
4. Duygusal dönüşüm, yalnızca insanla mümkündür
Psikolojik iyileşme yalnızca bilgi edinmekle değil, duygusal bağ kurmakla gerçekleşir. Terapi süreci; kişinin kendi duygularını tanımasını, geçmiş deneyimlerini yeniden yapılandırmasını ve ilişkisel kalıplarını fark etmesini sağlar. Bu süreç, bir başka insanın dikkatli ve yargılayıcı olmayan tanıklığıyla mümkündür.
Yapay zekâ, bu içsel dönüşümü başlatacak ilişki zeminini sunamaz. Anlatılanı anlamadan sadece yanıt vermek, bir noktaya kadar destekleyici olabilir; ancak gerçek değişim için yeterli değildir.
5. Bilgiye erişim değil, anlamlı bir süreç
Yapay zekâ, kısa vadeli çözümler veya bilgi ihtiyacı için destek olabilir. Hangi kitap okunabilir, hangi nefes egzersizi uygulanabilir gibi konularda yönlendirme sunabilir. Ancak psikolojik destek, sadece bilgilendirme değil; kişinin yaşam deneyimini anlamlandırmasına, duygusal yükleriyle yüzleşmesine ve içsel kaynaklarını yeniden keşfetmesine yardımcı olan derin bir süreçtir.
Bu yönüyle psikoterapi, teknik bir araçla değil; insani bir etkileşimle yürüyen, profesyonel bir yol arkadaşlığıdır.
Teknoloji bir araçtır, terapi bir yolculuktur
Yapay zekâ sistemleri, bilgilendirici ve ulaşılabilir bir kaynak olabilir. Ancak psikolojik destek, sadece “duyulmak” değil, gerçekten “anlaşılmak” ihtiyacına cevap verir. Bu ihtiyacı karşılayacak olan şey ise teknoloji değil, insanın insana sunduğu anlayış, dikkat ve şefkattir.
Psikoterapi, söylenmeyeni duyan, yüzeyin altını gören ve kişiyi bir bütün olarak değerlendiren bir süreçtir. Bu nedenle yapay zekâ teknolojileri gelişmeye devam etse bile psikolog ile kurulan ilişki yerini alabilecek bir alternatif değildir.